Bir köpeğin bedenine verdiğimiz her lokma, onun ruhuna da dokunur. Çünkü köpek dediğimiz varlık, yalnızca kas, tüy ve reflekslerden ibaret değildir; o, yaşayan bir duygudur, bir bilinçtir. Ve bu bilincin dengesi, doğanın ritmiyle uyum içinde beslendiği sürece korunabilir. Ne yazık ki modern çağda, “fast food” kültürü yalnızca insanlara değil, köpeklere de sirayet etti. Endüstriyel kuru mamalar, kolaylık ve konfor adına, doğallığın ve biyolojik hakikatin önüne geçti. Fast Food Kuru Mamanın Görünmeyen Yüzü
Birçok köpek sahibi farkında olmadan, köpeğini ruhen yoran bir döngünün içine sokuyor.
Kuru mamaların çoğu, yapay proteinler, kimyasal vitaminler ve düşük nitelikli karbonhidratlarla dolu. Köpeğin sindirim sistemi, bu kadar yapay bir bileşimi tanımıyor; çünkü doğasında yok. Bu durum, yalnızca mideyi değil, tüm biyolojik dengeyi etkiliyor.
Köpeğin kan şekeri düzeni bozuluyor, hipoglisemiye benzer enerji düşüşleri yaşanıyor, ardından “sürekli açlık” hissi ve yemek arama dürtüsü baş gösteriyor. Bu da bir stres döngüsü yaratıyor. Beyin, hayatta kalma moduna geçiyor; köpek aslında tok olsa bile doymadığını hissediyor. Açlık Duygusu ve Stresin Görünmeyen Bedeli
Bu yapay açlık döngüsü, tıpkı insanlarda olduğu gibi, kortizol ve adrenalin salgısını artırıyor. Yani köpek, sürekli tetikte, huzursuz ve “bir şey eksik” hissiyle yaşıyor. Uzun vadede bu durum, yüksek tansiyon, kan şekeri dengesizlikleri ve davranış bozuklukları olarak karşımıza çıkıyor. Sahipleri “neden agresifleşti, neden söz dinlemiyor?” diye sorarken, aslında köpek sadece biyolojik dengesizliğin yansımasını gösteriyor. Oysa davranış, bir sonuçtur.
Eğer bedenin kimyası bozulmuşsa, zihnin dengesi de bozulur. Bir köpeğin sinir sistemi sürekli stres altındaysa, ondan öğrenme, odaklanma ya da huzurlu bir ruh hâli beklemek doğaya aykırıdır. Bir köpeğin sinir sistemi sürekli stres altındaysa, ondan öğrenme, odaklanma ya da huzurlu bir ruh hâli beklemek doğaya aykırıdır. Gerçek Doğal Beslenme Neden Şarttır?
Köpekler etoburdur ama “tek tip” etobur değildirler.
Doğada avladıkları her şey, yalnızca kas eti değil; organ, kemik, lif, yağ ve az miktarda bitkisel madde içerir. Yani doğanın tasarımı dengedir. Bu dengeyi bozan her şey — ister işlenmiş mama, ister gereksiz katkı — köpeğin biyolojik saatini de bozar. Gerçek, doğal beslenme;
Sindirimi düzenler,
Enerji seviyesini sabit tutar,
Hormonal dengeyi destekler,
Ruh hâlini sakinleştirir,
Öğrenme kapasitesini artırır. Bu, “lüks” bir tercih değil, köpeğin doğasına saygının gereğidir. Beslenme – Eğitim – Ruh Üçgeni
Benim için köpek eğitimi, sadece komut öğretmek değildir. Köpek eğitimi, ruhsal bir iletişimdir. Empati kurmak, sezgiyi okumak, köpeğin beden dilini anlamaktır. Ama eğer o köpeğin bedeni sürekli stres altındaysa, midesi yanıyor, şekeri düşüyor ve damarları geriliyorsa; ne kadar sevgi verseniz de o empatiye geçiş zor olur. Yani beslenme bir eğitim meselesidir. Doğru beslenmeyen köpeğin davranışı, eğitimin değil, biyolojinin tepkisidir. Sonuç: Doğaya Dön, Dengeyi Hatırla
Köpeğinizin mama kabına baktığınızda, orada sadece yemek değil, bir ruh hali dolduruyorsunuz. Doğal, taze, katkısız, doğasına uygun besinlerle beslenen bir köpek; daha huzurlu, daha odaklı ve daha “insanlaşmış” bir iletişim kurar. Unutmayın: Bir köpeğin ruhunu iyileştirmenin yolu, önce bedenini doğaya döndürmektir.
Çünkü doğa, köpeklerin ilk öğretmenidir.
Sait Emre GÜNEŞ
Köpek Davranış Bilimi Uzmanı – Empati Odaklı Eğitim Sistemleri Kurucusu
evinizdekopekegitimi.com